Tüberküloz bakterilerin sebep olduğu bir hastalıktır. Patojenler ağırlıkla akciğeri istila ederek ilk belirtiler olarak diğer şikayetlerin yanı sıra öksürüğe yol açarlar ancak neredeyse her bir başka organla ilgili olabilir ve ağır hastalıklara yol açabilirler. Fakat vakaların çoğunda hastalık ortaya çıkmaz. Almanya’da tüberküloz vakalarının sayısı yıllardır istikrarlı bir şekilde gerilemektedir. Bunun sebebi yaşam şartlarındaki iyileşme ve hastalığın etkili tedavisidir. 2009 yılından beri yıllık olarak bildirilen vakaların sayısında neredeyse hiç azalma olmamıştır, hatta 2015 yılında ilk defa önemli bir artış görülmüştür. Bu değişimler güncel göç hareketleri ve nüfusun yaşlanması ile ilişkilidir.
Dünya çapında gittikçe daha fazla tüberküloz bakterisi tedaviye yönelik önemli ilaçlara karşı direnç kazanmaktadır. Bu patojenler daha zor tedavi edilebilir ve genellikle daha uzun süre bulaşıcı olan hastalıklara sebep olmaktadır.
İnsandan insana
Tüberküloz genellikle insandan insana bulaşır:
Açık akciğer tüberkülozunda hastalar patojenleri öncelikle öksürerek ve hapşırarak yayarlar. Bu sırada çok küçük, patojen içerikli damlacık (aerosoller) çekirdekleri havaya karışır ve daha sonra başka kişiler tarafından teneffüs edilirler. Tüberküloz yüksek derecede bulaşıcı değildir. Bulaşmanın olup olmaması diğerlerinin yanında hastalarla temasın ne kadar süreyle ve ne yoğunlukta olduğuna ve kişinin enfeksiyona ne kadar açık olduğuna bağlıdır.
Kemikler, eklemler veya lenf düğümler gibi solunum yolları dışındaki organları tutan tüberküloz genellikle bulaşıcı değildir.
Gıda maddeleri ile
Orta Avrupa’da çiğ süt gibi gıda maddeleri aracılığıyla bulaşma ihtimali de geniş ölçüde ortadan kaldırılmıştır, zira burada sığır tüberkülozu da geniş çaplı olarak bertaraf edilmiştir.
Akciğer tutulumu (en sık görülen durumdur)
Hastalık genellikle yorgunluk ve halsizlik gibi spesifik olmayan şikayetlerle başlar. Ayrıca ateş, istek dışı kilo kaybına yol açan iştahsızlık ve gece terlemesi gibi şikayetler de ortaya çıkabilir. Tipik belirtilerin arasında bazen kanlı balgamla birlikte görülen uzun süreli öksürük ve solunum sırasında ağrı da vardır.
Diğer organ tutulumları (daha nadir)
Bakterilerin lenf ya da kan dolaşımı ile vücuda dağılması halinde, lenf bezleri, akciğer zarı, böbrekler veya idrar yolları gibi diğer organlarda da tutulum görülebilir. Kemiklerin, eklemlerin, omurganın, sindirim sisteminin veya sinir sisteminin tutulumuna daha nadir rastlanmaktadır.
Miliyer tüberküloz ve beyin zarı iltihabı (çok nadir)
Hastalığın çok nadir görülen fakat oldukça korkutucu seyreden tipleri tüberküloz menenjiti ve birçok organın tutulduğu miliyer tüberkülozdur. Bebekler, küçük çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıflamış olan kişiler daha büyük risk altındadırlar.
Zamanında teşhis edilen ve tedavisi uygulanan tüberküloz genellikle kalıcı bir hasar bırakmadan iyileşmektedir.
Enfeksiyon genellikle bulaşmayı takip eden 6 ila 8 hafta sonra tespit edilebilmektedir. Ancak bu, hastalığın var olduğu anlamına gelmez, sadece bağışıklık sisteminin patojenlerle mücadele ettiği anlamına gelir. Patojenlerin bulaşmasından sonra ergenlerin ve yetişkinlerin sadece %5 ila %10’unda hastalık ortaya çıkar. Bu oran küçük çocuklarda ve belirgin bağışıklık zayıflığı olan kişilerde %20 ila %40’tır. Tüberküloz patojenlerinin bulaşması sonrasında üç olasılık vardır:
1. Olguların büyük bir kısmında vücudun savunma sistemi patojenleri baskılayarak etkisiz hale getirdiği için hastalık ortaya çıkmaz.
2. Patojenler vücuda girerek ilk etapta uyku moduna geçerler. Fakat savunma sistemi zayıfladığı anda, bulaşmanın üzerinden yıllar hatta on yıllar geçmiş olsa bile hastalık ortaya çıkabilir. Enfekte çocuklarda genellikle tipik şikayetlere rastlanmaz ve bunlar bazı durumlarda gelişim geriliği sebebiyle dikkat çekerler.
3. Hastalık ortaya çıkar
Açık akciğer tüberkülozu olan hastalar, çoğalma becerisine sahip patojenleri balgam yoluyla dışarı attıkları sürece hastalığı bulaştırabilirler. Bu hastaların bulaştırıcılık süreleri etkili bir ilaç kullanıldığında hastalar genellikle 2 ila 3 hafta sonra artık bulaşıcı değildir.
Özellikle açık akciğer tüberkülozu olan kişilerle yakın temas içindeki kişiler, HIV enfeksiyonu veya bağışıklık sistemini belirgin derecede zayıflatan ilaçlar gibi sebeplerle savunma sistemi zayıflamış olan kişiler, şeker hastaları, alkol bağımlıları ve küçük çocuklar daha yüksek risk altındadır. Aynı şekilde uyuşturucu bağımlısı veya evsiz kişiler de risk altındadır, zira bu durum beraberinde genellikle yetersiz beslenme ve kötü hijyen şartlarını getirmektedir.
Önemli: Almanya’da 1998 yılından beri tüberküloza karşı bir aşı tavsiye edilmemektedir.
Daha geniş bilgi için yerel Sağlık Müdürlüğü hizmetinizdedir. Tüberküloz virüslerini bildirmek zorunlu olduğu için burada güncel durum ve hastalıklarla ilgili konulara ilişkin kapsamlı bilgiler bulunmaktadır.
Hastalık tablosuna ilişkin daha fazla (teknik) bilgi edinmek için Robert Koch Enstitüsü’nün (www.rki.de/tuberkulose) ve Alman Tüberküloz ile Mücadele Merkez Komitesi'nin (www.dzk-tuberkulose.de) sayfalarını da ziyaret edebilirsiniz.
Hijyen ile enfeksiyondan korunma konusuna ilişkin daha fazla bilgiye Sağlık Eğitimi Federal Merkezi'nin sayfasından (www.infektionsschutz.de) ulaşabilirsiniz.